Kırgız halkının toplumsal ve siyasal geçiş süreçlerinde, kriz anlarında yaşadığı büyük acıları eserlerinde çoktan klasikleşmiş hikâyelerle anlatan Cengiz Aytmatov, Selvi Boylum Al Yazmalım’da da aynı yolu izliyor. Bir yandan birbirini seven ve talihsiz bir olay sonucu yolları ayrılan ve nihayetinde garip bir tesadüfle tekrar karşılaşan iki insanın parçalanmış hayatlarını, aşklarını resmediyor; bir yandan da hızla gelişen teknolojinin ve sanayileşmenin Kırgız toplumu üzerinde yarattığı olumsuz etkiyi ustalıkla gözler önüne seriyor. “O gün, ayrılış günümde, göl kıyısına gittim, o sarp yamaçlara çıktım. Veda ettim Tanrı Dağları’na, Isık Göl’e. Elveda Isık Göl, bitmemiş şarkım! Seni yanımda götürebilseydim keşke, dalgalarını, kıyıdaki kumlarını... Ama gücüm yetmedi buna. Sevdiğim kadını götürmeye gücüm yetmediği gibi. Elveda, Asel, elveda, selvi boylum, al yazmalım, elveda sevgilim. Mutlu ol.”