Bir atık kâğıt deposunda bulunan eski bir dosya…Ve o dosyanın içinde, bir ömür boyu unutulamayan bir hikâye. Genç bir doktorun eline geçen “Tesadüf Kız” başlıklı notlar, onu başka bir hekimin geçmişine, yarım kalmış bir aşkın ve hüzünlü bir dönemin içine sürükler. 1970’li yılların çalkantılı Türkiye’sinde, ideallerle, korkularla ve yasak aşkla örülü bir hayatın izleri sayfalardan taşarak bugüne ulaşır. Ali Asaf, gençliğinin umut dolu yıllarında tanıştığı bir kızla —“Tesadüf Kız”la— yaşadığı kısa ama unutulmaz karşılaşmayı, yıllar sonra bile unutamaz. O aşk, hayatının yönünü değiştirecek kadar güçlüdür. Yıllar geçer, şehirler, insanlar değişir ama o duygu, zamanın külleri altında sönmeden kalır. Bir gün, yapılan bir sınıf buluşması her şeyi yeniden hatırlatır. Geçmişin gölgeleriyle, pişmanlıklarla ve kaçırılmış fırsatlarla dolu bir yüzleşme başlar. Bu yüzleşme, yalnızca bir aşkın değil, bir kuşağın hikâyesidir. Uğur Gönül, Tesadüf Kız’da; aşkı, yalnızlığı, vicdanı ve zamanın insana yüklediği ağırlığı incelikli bir dille anlatıyor. Bir dönemin toplumsal atmosferini kişisel hikâyelerle harmanlayan roman; okuyucuyu hem kendi geçmişine hem de unutulmuş duyguların derinliğine davet ediyor. Bazı karşılaşmalar insanın kaderini değiştirir…