Bazı kitaplar büyük şeyler anlatmak yerine bir yaraya temas eder. "Yaralı Zarafet" incinmenin zayıflık değil, belki de insan olmanın en sahici biçimi olduğunu hatırlatan, düşünceyle duygunun el sıkıştığı bir yolculuk. Her biri bir aforizma boyutunda, ama yüzlerce duygunun derinliğinde ilerleyen cümleler; kırılmayı, yalnızlığı, aşkı, unutmayı ve hatırlamayı sezgilerle kurcalıyor. Murat Batmankaya, okuru düşünmenin karanlık, ama ışıksız olmayan sokaklarında gezdiriyor. Donald Winnicott’tan Judith Butler’a, Simone Weil’den Roland Barthes’a uzanan bir metinsel evrende, her satır bir iç sesin yankısına dönüşüyor. Her kırık, bir anlam taşıyor; her çatlak, ışığı içeri davet ediyor. “Çocuğun elinden uçup giden bir balona gülümseyerek bakmak…” İşte bu, kitabın özü: neşenin içindeki hüzün, zarafetin içindeki yara, eksikliğin içindeki bütünlük. "Yaralı Zarafet", aforizma ile deneme arasına yerleşmiş; edebiyatla psikolojiyi, felsefeyle sezgiyi harmanlayan, çoğul bir iç konuşma. Kırılganlığın yükünü değil, zenginliğini anlatıyor. Okuyanı sarsmak için değil, usulca eğip içeriye davet etmek için yazılmış bir kitap.