Bazı kitaplar hiç yazılmaz. Bazı cümleler kurulmaz. Bazı tanıklar daima sessiz kalır. Fakat bu, onların hiç var olmadıkları anlamına gelmez. Tam tersine, en derin yaralar genellikle en az konuşulanlardır. Susturulmuş her kelime, gelecekte bir gün yazılacak bir metinde yankılanmak üzere ertelenmiştir. Şimdi elinizde tutuğunuz bu kitap, konuşmayanların değil; konuşturulmayanların izini sürüyor. Haykırmayanların değil; haykırmaları bastırılanların. Sözcükler sessizce ilerliyor burada; bağırmadan, ama susturulmuşluklarını yüklenerek. Her paragraf, boğulmuş bir çığlığın yankısı. Her satır, zamanın kenarına not düşülmüş bir vicdan kırıntısı.