Elinizdeki eser, Hurûfîliğin kurucusu Fazlullah Esterâbâdî’nin başyapıtı Câvidân-nâme-i Kebîr’in sadeleştirilmiş ve tertiplenmiş bir versiyonu olan Câvidân-nâme-i Sağîr ile onun Osmanlı Türkçesine yapılmış kelime kelime çevirisi Dürr-i Yetîm’i bir araya getirmektedir. Câvidân-nâme-i Kebîr’in Gurgan lehçesiyle yazılmış orijinal metni, içerdiği tekrarlar ve dağınık yapı nedeniyle bazı okurlar için ulaşılması güç bir eser haline gelmiştir. Bu durumu fark eden Fazlullah’ın halifelerinden Şeyh Ebu’l-Hasan’ın, Gurgan lehçesinden günümüz Farsçasına aktardığı Câvidân-nâme-i Sağîr, zamanla metne erişimin en önemli yollarından biri hâline gelmiştir. Eserde geçen tüm cümleler Kebîr’de yer almakta olup, Fazlullah’ın metne doğrudan müdahil olup olmadığı ise kesin olarak bilinmemektedir. Bu metnin önemini kavrayan bir Bektaşî dervişi olan Derviş Murtazâ, Câvidân-nâme-i Sağîr’i Osmanlı Türkçesine büyük bir titizlikle çevirmiş ve bu çeviriye Dürr-i Yetîm adını vermiştir. Bu çalışma, yalnızca Hurûfî düşüncesinin aktarımı açısından değil, aynı zamanda Osmanlı çeviri tarihinin önemli örneklerinden biri olarak da dikkat çekmektedir. Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi, bu projeyi hayata geçirerek Câvidân-nâme-i Sağîr ile Dürr-i Yetîm’i karşılıklı sayfalarda yayımlamıştır. Paragraf ve cümle başlangıçlarının birebir uyumu gözetilerek hazırlanan bu edisyon, hem metinler arası karşılaştırma yapmayı kolaylaştırmakta hem de araştırmacılara eşsiz bir kaynak sunmaktadır. Tasavvuf ve Hurûfîlik araştırmacıları, Osmanlı çeviri tarihiyle ilgilenen akademisyenler ve Farsça okuma pratiği yapmak isteyen okurlar için hazırlanmış bu özel çalışma hem içerdiği fikir dünyası hem de edisyon tekniğiyle dikkat çekici bir başvuru kaynağıdır